9 Ocak 2008 Çarşamba

OKUL ÖNCESİNDEN İLKÖĞRETİME GEÇİŞ

OKUL ÖNCESİNDEN İLKÖĞRETİME GEÇİŞ

1.ÇOCUĞUN YAŞANTISINDA İLKÖĞRETİMİN YERİ VE ÖNEMİ

Düzenli bir eğitim ve öğretimin gerçekleşmesinde yüzyıllardır ailelerin yardımcısı olan okul bir kurum olarak ortaya çıktığından bu yana anne ve babalar buraya birtakım bilgi ve becerileri kazanması için gönderdikleri çocuklarının başarısı ile yakından ilgilenmişlerdir.Bilginin geçmiş yıllara göre hızla arttığı fakat bilgiye ulaşmanın daha kolay olduğu günümüz toplumlarında okul öğretisi önemini hala korumaktadır.Bu gün artık sayısız denilebilecek kadar çok bilgi kaynağından gelen bilgilerin tasnifi,değerlendirilmesi,bunların arasından birey ve toplum için en geçerli olanların ayıklanması işlemi de okullarda yapılmak durumundadır.

Çağdaş toplumlarda eğitimciler,öğretmenler ve anne,babalar sürekli olarak çocukların daha başarılı olmaları için çareler aramaktadırlar.

Çocuk doğar doğmaz kendisini bir aile ve ev ortamı içinde bulur.Başlangıçta dünyasındaki en önemli kişi annesidir,daha sonra giderek baba ve diğer aile bireyleri de önem kazanmaya başlarlar.3-4 yaşlarından sonra artık arkadaşlara da ilgi artar ve onlarla çeşitli oyun faaliyetlerine katılırlar.6-7 yaşlarına gelen çocuk yaşamının büyük bir bölümünü geçireceği başka bir ortama girmek ve buna uyum sağlamak görevi ile karşı karşıyadır

Okul öncesi eğitim döneminden ilköğretime geçişte hiç zorlanmazken bir kısmı ilk gün sınıfa girmekte,annelerinden ayrılmakta,arkadaş ve öğretmenlerine alışmakta zorluk çekerler.

2.HAZIRLIKLI OLMAK NE DEMEKTİR?

Ünlü İngiliz eğitimciye göre hazırlıklı olmak her türlü öğrenme için hazırlık,çocuğun her hangi bir duygusal zorluğa uğramadan kolayca ve yeterli şekilde öğrenebileceği dönemdir.Bu o zamana kadar bazı bilgi ve becerilerin kazanılmasında güçlük çeken çocuğun bunu artık kolayca yapabilmesidir.

Başaranın hazırbulunuşluk diye ifade ettiği hazırlıklı olma kavramı olgunlaşmadan daha geniş bir kavramdır.Bireyin bir işi yapabilmesi için yanında bu iş için gerekli olan ön bilgi,beceri ve tutumu da kazanmış olması gerekir.Hazırbulunuşluk,böylece hem olgunlaşma kavramını hem de iş için gerekli ön yeterliliği kapsamaktadır.

OKUMA YAZMA HAZIRLIĞINDA ROL OYNAYAN TEMEL FAKTÖRLER

  1. FİZYOLOJİK FAKTÖRLER

  2. ZEKA FAKTÖRÜ

  3. ÇEVRESEL FAKTÖRLER

  4. DUYGUSAL FAKTÖRLER

1.Fizyolojik Faktörler:Bugün ülkemizde de dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi kronolojik yaş ilköğretime başlamak için başlıca ölçüdür.6 yaşını bitiren çocuklar ilköğretime kabul edilmektedir.Ama bu ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.

Aslında okula hazır olmanın saptanmasında bilmemiz gereken şey çocuğun gelişim seviyesidir.

Çocukta gelişen fiziksel bir olgunsuzluk davranış olgunsuzluğunu da beraberinde getirdiği gibi aynı şekilde fiziksel olgunluk davranış olgunluğu ile birlikte görülebilir.

Görme,duyma, konuşma bozuklukları da okumayı etkiler.

Önemli olan çocuğun yaşına uygun bir beden gelişimine sahip olup olmadığı,görme ve işitmesinde beyin fonksiyonlarında herhangibir bozukluğun bulunup bulunmadığının tespit edilmesidir.

2.Zeka Faktörü:Çocuğun okuma öğrenmesinde yardımcı olabilecek becerilerin önceden kazanılması önem taşımaktadır.

Genellikle normal bir sınıfta okuma öğrenmek için gerekli olan zeka yaşı kullanılan öğrenme yöntemi ve malzemelere göre değişiklik gösterir.

Hangi zeka türünün bireyde daha gelişmiş olduğunun bilinmesi ve buna uygun yöntemlerin kullanılması da önemlidir.

3.Çevresel Faktörler:Toplumsal çevre koşullarının da çocuğun gelişiminde önemli rolü olduğunu vurgulayan ve özellikle yaşamın ilk yıllarında içinde yaşadığı aile ve yakın çevrenin sağladığı olanakların çocuğun duygusal,toplumsal ve zihinsel gelişimindeki rolüne değinen görüşler giderek ön plana çıkmıştır.

Yeterli bilişsel gelişme çocuğun gerçekleştirebileceği uygun yaşantıların fazlalığına bağlıdır.

Yeterli bilişsel gelişme çocuğun gerçekleştirebileceği uygun yaşantıların fazlalığına bağlıdır.

Eğer çocuğun bakacağı çok az şey varsa veya oynayabileceği hiç oyuncağı yoksa,pek büyük bir olasılıkla çevresini anlatmakta ve kelime hazinesini genişletmekte çok sınırlı bir gelişme gösterecektir.

4.Duygusal Faktörler:Duygusal faktörlerin insanın tüm yaşam evrelerinde önemli yeri olduğu kuşkusuzdur.gerçekten de olaylar karşısında bir yandan aklımızı ve mantığımızla hareket etmeye çalışırken çok kere de duygularımız bize yön verir.

Çocuk ilk toplumsal ilişkilerini de çevresi ile duygusal etkileşimine bağlı olarak kurar.Anneden ve öteki insanlardan aldığı etkilere olumlu veya olumsuz duygusal davranış modelleri ve bunlara uygun kişilik yapısı geliştirir.

Çocuk güven duygusundan yoksun endişeli ve korku içinde olunca öğretmenin onun güvenini kazanması ilgisini sınıftaki uğraşlara çekmesi son derece güç olur.

ÇOCUKLAR İLKÖĞRETİMDEKİ ÖĞRENMELER İÇİN NASIL DAHA İYİ HAZIRLANABİLİRLER?

Bugün okula ve okumaya hazırlanmanın gerekliliği ve önemi konusu araştırmacıların ilgi alanı arasında giderek daha fazla yer almaktadır.

İngiliz eğitimci Tansley�e göre bir hazırlık programında hareket,algı,dil ve düşüncenin gelişiminin amaçlanmasının gerekliliğini ve bu alanlar ve bunlar arasındaki ilişkilerin her öğrenme düzeyinde önemli olduğunu vurgular.Bir hazırlık programının kesinlikle yardımcı olması ona yön ve amaç vermesidir.

Oyun çocuğun özellikle okul öncesinde dış dünyayı tanımak ve öğrenmek için kullandığı en etkili araçtır.

Hazırlık programı uygulayan bir kurumda en iyi yapılacak şey;serbest oyunun yanı sıra özellikle okuma hazırlığının kazanılmasında yardımcı olabilecek resme bakarak anlatma,eşleri veya zıtları bulma sayıları,renkleri,geometrik şekilleri tanıtma,en kısa yolu bulma türünden oyunlar ve kitaplara bakma şekilleri boyama vb. uğraşlara da günlük program içerisinde yer verilmesidir.

Bu konuda devlete,aileye,okul-aile işbirliğine büyük görevler düşüyor.

1.DEVLET:Okul öncesi kurumları yaygınlaştırmalıdır.özellikle ülkenin gelişim düzeyi düşük bölgelerden başlamalıdır.Formasyonu bulunmayan öğretmenlerin atanmaması gerekir.Okul öncesi eğitimin ilkokullaştırılmaması tam tersine ilköğretimin özellikle birinci kademesinde okul öncesine ait prensipleriyle eğitim yapılmalıdır.okul öncesi kurumlarını denetleyen müfettişlerinde kurumun amacı ve ilkelerine uygun tutum içinde olmalıdır.

2.AİLE:Her şeyden önce çocukta gelişim özelliklerini tarafsız bir biçimde değerlendirmesi önem taşır.Çocuğu okula erken göndermemek zeka düzeyleri aileleri yanıltmamalıdır.Okula başlamak için çocukta belirli bir süre oturabilmek,dikkatini toplayabilmek,arkadaşları ve öğretmeni ile iyi ilişkiler kurabilmek,verilen görevi sonuna kadar yapabilmek gibi çok yönlü özelliklerin de bulunması gereklidir.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

Çocuğu odak noktası alır.Çocuğun çok yönlü gelişimini ve bunu sağlayacak hedeflerin gerçekleştirilmesini öngörür.

Çocuğa rahatça ve korkmadan güvenle hareket edebileceği uygun bir ortam hazırlar.

Yapılandırılmış eğitimden çok çocuğun ihtiyaçlarını ve ilgilerini karşılamaya çalışır.

İLKÖĞRETİM

Düzenli bir programla eğitim- öğretim ile temel vatandaşlık bilgi ve becerilerini kazandırmaya çalışan aynı zamanda öğrenciyi üst öğretim aşamasına hazırlayan öğretmen merkezli bir programdır.

Öğretmenler daha kuralcı ve genellikle otoriter bir tutum izler.

Okul öncesinde somut sürece önem veren yaklaşama karşılık,ilköğretim programları içeriği gereği öğrencinin dikkatini daha uzun süre toplamasını gerektiren soyut veya sonuca yönelik beklentiler ağırlık kazanmaktadır.

KAYNAKLAR

  • Yaşamın Sihirli Yılları Prof. Dr. Ayla OKTAY

  • www. Eğitim.net

Hiç yorum yok: