9 Ocak 2008 Çarşamba

ÇOCUKTA OYUN VE OYUNCAK

ÇOCUKTA OYUN VE OYUNCAK

OYUN

Oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları,kedi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemidir.

Oyun, sonucu düşünülmeden, eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Oyun,�iş�in karşıtı olarak düşünülmektedir; çünkü �iş� te belli sonuç söz konusudur.

Piaget�ye göre oyun,bir uyumdur

Oyunun Bedensel Değeri : Çocuğun kas sistemini geliştiren aktif oyun aynı zamanda çocukta biriken enerjinin boşalmasını sağlar. Bu enerjinin harcanmaması, çocuğun nörotik, içe dönük ve alıngan bit yapıya sahip olmasına neden olabilir.

Oyunun İyi Edicilik Niteliği : Çocuğu tanımada değerli bir araç olan oyun, onun günlük yaşamda çevresinden aldığı uyaranların oluşturduğu gerilimden kurtulmasını sağlar.

Oyun yoluyla çocuk, en derin duygu ve gereksinmelerini ifade olanağı bulmakta ve sorunlarını kendi kendine çözebilmektedir. Çocuk, bebekleriyle evcilik oynarken, evin çeşitli bireylerine olan duygularını bu yolla açığa vurabilmektedir. Örneğin; kardeşini kıskanan bir çocuk oyunlarında kardeşi rolündeki bebeği cezalandırabilir ya da dönmemek üzere seyahate gönderebilir.

Oyunun Eğitimsel Değeri : Çocuk, çeşitli biçim ve boyutlardaki oyun malzemesiyle oynaya oynaya, renk, renk, boyut ve objelerin anlamlarını kavrar. Oyun çocuğun içinde bulunduğu yaşamı kavramasını, gerçekle gerçek olmayanı ayırabilmesini öğretir.

Oyunun Toplumsal ve Ahlaki Değeri : Arkadaşlarıyla oynamak, çocuğa işbirliğini ve toplu yaşam için gerekli kuralları öğretir. Oyun yoluyla sosyalleşen, �ben� ve �başkası� kavramlarının bilincine varan çocuk, vermeyi ve almayı da oyun aracılığıyla öğrenir.

Çocuğun toplum ve ahlak kurallarına uyum göstermesinde oyunun rolü büyüktür. Çocuk, ev ve okul çevresinde neyin doğru, neyin yanlış kabul edildiğini görür. Ancak bu tür kurallara uymanın zorunluluğunu oyun ortamında anlayabilir.

OYUNDA KÜLTÜR, İKLİM VE CİNSİYET FAKTÖRÜ

Oyunların oluşumunda iklimin, kültürün, cinsiyetin ve yaşın etkisi büyüktür. Belirli bir kültürdeki çocuklar, çoğu oyunu bir önceki kuşaktan taklit yoluyla öğrenirler. Oyunda kültür faktörü egemendir. Örneğin, Amerikan ve Japon çocukları üzerine yapılan bir araştırma, Amerikalı çocuklarda grup oyunlarının daha çok sevildiğini ortaya koymuştur. Yine Amerikalı çocuklar sadece küçük yaşlarda dramatik oyunlardan hoşlanırken, Japon çocuklarının bu tür oyunlardan daha uzun süre hoşlandıkları saptanmıştır.

Oyun türünün seçiminde mevsim ve iklim koşullarının da etkisi büyüktür. Hareketli oyun ve sporu içeren oyun türleri serin mevsimlerde, daha az enerjiyi gerektiren spor ve oyun türleri ise sıcak mevsimlerde daha çok sevilir.

Cinsiyet oyun seçiminde önemli bir başka etkendir. İstanbul çocukları üzerinde gerçekleştirdiğimiz araştırma bulgularında , cinsiyete göre en çok seçilen oyun türleri şu şekilde ayrılmıştır.

Kızlar : İp atlamak, istop, yakartop, saklambaç, seksek, ebecilik

Erkekler : Futbol, koşmaca, saklambaç, misket

YAŞLARA GÖRE OYUNDA GÖRÜLEN GELİŞİM

Oyun biçimlerinin insan gelişimine koşut olarak farklılaştığı görülür. İlk 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti, çevresindeki insanlara bakmak ve yakınındaki objeleri yakalamak üzere hareketler yapmaktan ibarettir. Daha sonra çocuğun el ve kolundaki kontrol giderek artar. Çevresindeki objeleri yakalayıp inceleyebilir.

2 yaşından itibaren çocuklar günlük yaşamlarını canlandıran dramatik oyunlara yönelirler. Başlangıçta kişileştirme (örneğin, bebeklerle konuşma), objeleri kullanma (boş bardaktan su içme) veya evcilik gibi tablolar dikkati çeker. Zamanla birey ya da hayvanları taklit etmeye başlar. Yaşıtlarıyla oynadığı dramatik oyunlarda baba, öğretmen gibi roller oynar.

Oyun çocuğa kendini tanımayı öğretir. Oyun yoluyla kendi güçlerini sınamakta, atılıma girişmekte olan çocuğun, oynadıkça duyuları keskinleşir, yetenekleri gelişir, becerileri artar.

Çocuk oyuna yalnızca büyüklerinden gördüğünü aktarmakla kalmaz, kendi algıladıklarına deneyimlerini de katarak sentezler yapar. Oyun, çocuğun yaratma ortamıdır.

4-6 yaşlarındaki kızlar bebeklerine farklı elbiseler giydirip küçük sembolik evlerini eşyalarla süslerken, erkekler izledikleri bazı savaş serüvenlerini grup oyunlarına yansıtırlar.

Oyun, gerçek dünyayla hayal dünyası arasında bir köprüdür.

Oyun faaliyeti tek başına ele alındığında tüm gelişime koşut olarak, oyunda da belirgin bir evrim görülür. Oyundaki bu gelişimi, Parten kısaca şöyle özetler:

  • Tek başına oynanan oyun

  • Başka bir oyunu izleme

  • Paralel oyun

  • Birlikte oynanan oyun

  • İşbirliğine dayalı oyun

Piaget, oyun gelişimiyle bilişsel gelişim arsında yakın bir ilişki olduğunu savunur ve oyun gelişimini üç farklı evrede ele alır.

  • Alıştırmalı oyun (doğumdan 18.aya kadar)(Emme,elleri açıp kapama)

  • Sembolik oyun (2-6 yaş) (taklit)

  • Kurallı oyun evreleridir.. (7-12 yaş) (kurallı oyunlar)

Çocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal kurum, anaokullarıdır. Çocuk anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Anaokulu çocuğu, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğrenir.


Hiç yorum yok: