9 Ocak 2008 Çarşamba

ABARTILMIŞ SEVGİ VE AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMU

ABARTILMIŞ SEVGİ VE AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMU

Aşırı istenilen,geç kavuşulan,tek çocuk,ilk çocuk,tek erkek veya kız çocuk,en küçük çocuk,geniş bir sülalenin tek erkek çocuğu gibi çocuklar genellikle abartılmış sevginin odak noktası olurlar.El bebek gül bebek büyütülürler.Kucaktan yere indirilmezler.Genellikle bu tür çocuklar erken konuşup geç yürürler.Aile tarafından çocuğun her çağrısına cevap verilir.Bir kral gibi her dediği hiç istisnasız anında yerine getirilmeye çalışılır.Bu tür çocukların üzerlerine titrenir.Ağlamasın,üşümesin,terlemesin hasta olmasın, yorulup incinmesin,mikrop kapmasın diye aile üyeleri ellerinden gelen tüm gayreti gösterir.Adeta çocuk bir cam fanus içinde büyütülür.

Abartılmış sevgi ve aşırı koruyuculuk daha çok anne çocuk ilişkisinde ortaya çıkmaktadır.Aşırı koruyuculuğun ve sevginin altında yatan ana sebep annenin yalnızlığı ve hayattan özellikle de eşinden ve evliliğinden beklediğini bulamamış olmasıdır.Aşırı koruyucu anne çocuğuyla öyle bütünleşir ki onun büyüdüğünü ve olgunlaşabileceğini asla kabul etmek istemez.Bu tür anne babalar (Çocuklar genelde üç yaşından itibaren rahatlıkla kaşık kullanabilir)çocukları 8-9 yaşlarında olmasına rağmen yemeklerini kendileri yedirmek isterler. Ergenlik çağında bulunan 13-14 yaşındaki çocuklarına kendileri banyo yaptırmak isterler.Çocuğun veya gencin kıyafetlerini anne baba seçer.Çocuğa evde seçim konusunda pek söz hakkı verilmez.Çocuk ergenlik çağına girmiş olmasına rağmen anne çocuğuyla yatmak ister.Sebep olarak da "Geceleyin çocuk korkulu bir rüya görür de, korkarsa ben onun sesini duyamam,onun yanın da olmalıyım ."gibi bahaneleri vardır.Anne bu tür davranışlarıyla çocuğu- na olan derin sevgisini dile getirdiğini ve çocuğuna yardım ettiğini düşünmek- tedir.Ama gerçekte kendi yalnızlığını ve mutsuzluğunu ,çocuğuna kendisini adayarak telafi etmeye çalışmaktadır.Çocuğunu kendine aşırı bağımlı yaparak kendisini değerli ve eşi bulunmaz hissetmektedir.Çünkü çocuk en ufak davranışta dahi annesinin fikrini almaktadır.Anne çocuğu kendisine tutsak etmekte ve bağımlı kılmaktadır.

Aşırı koruyucu ve abartılı sevgisi olan anne babalar çocuklarına derin duygusal bağla bağlıdırlar.Anne baba çocukları için sebepsiz yere aşırı kaygı içindedirler.Bu kaygı da onları çocuklarını aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğu mutlu edemeyeceklerini düşündükleri için hep endişelidirler.Çocuğa karşı boğucu şefkat gösterirler.

" Çiçeğin suya ihtiyacı vardır ama çok sularsanız ölür gider."

Bu tür ailelerde çocuğa doğal yaşam hakkı verilmez.Onu ilgilendiren kararlar da yaşı kaç olursa olsun fikri sorulmaz.Çocuğa ve onun problemlerine karşı objektif davranılmaz.Çocuğun yanlışları anne baba tarafından görülmek istenmez, olanlar ise bertaraf edilmeye çalışılır. Anne baba çocuğa yaptırmak istedikleri bir davranış için duygu sömürüsü,(yemedim yedirdim,giymedim sana giydirdim,gençliğimi sana feda ettim..) metodu ve şiddetli şefkat yöntemi kullanırlar.

Aşırı bağımlı bir çocuk kendine ait bir kişilik yapısı geliştirmekte çok zorlanır.Aşağıdaki örnek sanırım size biraz yardımcı olacaktır.

8 yaşındaki A.Ö. okul başarısızlığı nedeniyle annesi ile birlikte sorunun çözümü için başvurmuştur.Kısa bir öz geçmiş ve genel problemin hikayesi (Anemnez) alındıktan sonra çocuğun okul korkusu geliştirdiğini tespit ettim.

Aramızda şu konuşma geçti.

En çok hangi yemeği seversin A.Ö. ?

Çocuk çekingen ürkek bakışlarıyla önce annesine sonra bana baktı.Annesinin sorduğum soruya cevap vereceğini ümit ederek susmayı tercih etti.

Peki patates kızartmasını sever misin?Diye sorduğumda ise annesine yönelerek

"Anne ben patates kızartmasını seviyor muyum? dedi.8 yaşındaydı ve hala hangi yemeği severek hangi yemeği ise sevmeden yediğinin farkında dahi değildi.Çünkü bu güne kadar ona bu konu hakkında hiç soru sorulmamıştı.

"En iyiyi anne baba bilir.Çocuk için en iyi kararları anne baba almalıdır."Mantığı evde hakimdi.Çocuk okulda ailenin verdiği sevgi ve desteği bulamadığı için okulu sevmiyor ve ders çalışmıyordu.Amacı ise okuldan bir an önce kovulmak ve evde rahat bir hayat sürmekti.

Bu konuda verebileceğim diğer bir örnekse:

Çocuk 9 yaşında idi.Gece gündüz devamlı altını ıslatıyordu.Herhangi bir fiziksel bozukluğu da bulunmuyordu.Yaptığım görüşmeler sonucunda ise annenin çok titiz ve aşırı koruyucu olduğu ,bu nedenle de ortalığı kirletecek düşüncesiyle 5 yaşına kadar çocuğun devamlı altının bağlandığı ve 5 yaşından sonra ise gece bezlenmesine devam edildiği ,çocuk tuvaleti kullanmak istediğinde ise normal temizliğinin kendisi tarafından değil de annesi tarafından yapıldığı öğrenildi.Çocuk tepki davranışı olarak artık devamlı altını ıslatmayı tercih etmişti.Böylelikle annesine sinir krizleri geçirttirerek ondan bir nevi intikam alıyordu.

Bu somut örneklerde anne babanın aşırı koruyucu tavır ve yoğun sevgi bombardımana çocuğun tutulmasının ne kadar yanlış olduğu görülmektedir.Çocuğun yeterli kas gelişimine sahip olduktan sonra tuvaletini kendi kendisine yapmasına ve kendi başına yemek yemesine ,uyumasına,giyinip soyunmasına,kendi seçimlerinin olmasına,arkadaşlarının davetlerine katılmasına ve onları davet etmesine,psiko-sosyal gelişiminin tamamlanmasına sevgi ve koruyuculukta ölçülü davranarak onlara yardımcı olmalıyız.Onlara özerklik tanımalıyız.

ABARTILMIŞ SEVGİ VE AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMUNUN ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNDE KALICI ETKİLERİ

Aşırı koruyucu ve abartılmış sevgi ile büyütülen çocuklar hayata ve sosyal yaşama gereğince hazırlanamazlar. Hayattan edinmeleri gereken deneyimleri edinmeden hayatla karşı karşıya kaldıklarında uyum sağlamakta güçlük çekmektedirler.Ailenin sıcak kucağından ayrılmak istemezler.Toplum içinde bu tür çocuklara "Anne kuzusu" veya "Süt çocuğu" gibi isimler takılmakta ve bu şekilde muamele görmektedirler.Beceriksiz, çekingen ve sakar görünürler.Atılım ve başarma gücünden, kendilerini kabul ettirme istek ve yeteneğinden yoksundurlar.İçlerindeki cevher kolay kolay su yüzüne çıkmaz . Çoğunlukla başarısız ve mutsuz olurlar.Toplumsal yaşam bir kavga ve bir güç yarışıdır.Çocuk bu yarışta baştan yenilgiyi kabul eder.Çocukta yarışma isteği dahi görülmez.Aileden uzak yaşamak çocuk için oldukça acıdır.

Ailenin aşırı hoşgörüsü ve çocuğa olan düşkünlüğü çocuğu bencil yapar. Çocuk dünyanın merkezi olarak kendisini görür.Daima dikkat çekmeye ve etrafındaki kişileri kendi emri altında tutup,hizmet ettirmeye çalışır.Çok zayıf bir sosyal uyumu vardır.Arkadaş çevrelerinde lider olmadığı zamanlar dışlanır- lar.Çocuk kendini topluma kabul ettirmek için zaman zaman isyankar davranışlar sergileyebilirler.

Çocuk ailesine olan bağımlılığını dış çevreye de genelleyebilir.Onu himayesi altına alabilecek herkese karşı bağımlı olmaya başlar.Yaşamı boyunca bu böyle devam eder. Ailesinden gördüğü sevgi ve himayeyi de eşinden bekler.Hiç büyümeyen "Yetişkin-çocuk" olarak kalırlar.

Anne baba olarak çocuğa doğal yaşam fırsatını vermeliyiz.Psiko-sosyal gelişimi için yardımcı olmalıyız.Gelecekte girişimci,sosyal ve olgun bir kişi olması için imkanları sağlamalıyız.

Çocuklar hayatları boyunca kendi ayakları üzerinde kendileri durabilmelidirler.Anne baba olarak bizim görevimiz çocuklarımıza iyi örnek olarak rehberlik etmek ve kendi başlarına sağlıklı ,mutlu bir hayat sürmeleri için gerekli imkanları sağlamak ve eğitimi verebilmektir.

Hiç yorum yok: